Düşündüm de aşk dediğim şey bisiklete binmeyi öğrenme sürecimle birebir örtüşüyor. Sonradan öğreniliyor. Bir bisiklet düşün arka tekerleklerine monte edilmiş iki tane destek tekerleği olan; embesil değilsen düşmek gibi bir ihtimal yok. Bisiklete binmeye başladığında ne tarafa eğilecek olsan düşmezsin. Denge kurmayı öğrenmene yardım eder o iki tekerlek. Zamanla önce birini, belki sağda olanı söker baban; sola doğru meyil etmemen gerektiğini öğrenirsin. sonra diğeri ayrılır arka tekerlekten ama babanın eli bisikletin arka selesindedir düşmezsin, ne tarafa eğilsen de. Birkaç saat yada birkaç gün geçer; baban elini çekecektir bisikletinden. o yaşta adam peşinden aylarca koşacak değil ya. Bunu bilirsin bir an önce denge kurmayı öğrenmek zorundasındır. Basarsın pedala, baban elini çeker seleden, bir süre gittikten sonra fark edersin babanın yanında olmadığını. bir an önüne bakarsın sonra pedala bakarsın düşme korkusuyla bırakırsın kendini çakıl taşlarıyla dolu zemine ama ağlamazsın hemen ayağa kalkıp bisikletine bakarsın çizilmiş mi diye sonra dönüp metrelerce uzaktaki babana bakarsın. Adam gülümser sadece. Sonra bisikletine atlayıp baban yanına gelene kadar yavaş hareketlerle korkunu bastırırsın. O koca adamın elini seleye dokunmasıyla sağa sola yalpalayarak pedala basarsın ve arkanda soluk soluğa söylenmiş bir cümle “yalnızca önüne bak” diye daha sonraki yaşamının düsturu da olacaktır bu cümle, yıllar sonra anlarsın. Önüne bakmayı öğrenip direksiyona sıkı sıkıya sarıldığında denge kurar bisiklet kullanmayı öğrenirsin. Yıllar sonra baban ne iş yapar diye sorduklarında içinden bisiklet kullanmayı ve ne olursa olsun önüne bakmayı öğretir dersin. İşte tam da sana babanın mesleğini sormaya başladıkları bu dönemde aşk denen şeyle karşılaşırsın. İkisini de aynı zaman diliminde öğrenmemden midir nedir bilinmez hiç unutamadım.
O seni öper baban destek tekerleklerinden birini söker. Kızın kulağına çocukça bir şeyler fısıldarsın gülümser; baban diğer destek tekerleğini söker. Kız seni bırakıp gider, baban elini bisikletinin arka selesinden çeker ve sadece önüne bak der. Ve sen önüne baktıkça standartların değişir büyürsün motorbisiklete heves edersin bisikletten birkaç farkı vardır pedal çevirmek gibi sıkıntın olmaz motorludur ama önüne bakman gerektiğini önceden öğrenmişsindir. Uygularsın. Düşmezsin. Baban yoktur yanında ama korkmazsın o kadar. Yine aşık olursun bu kez sen öpersin kızı vites değiştirmeyi öğrenirsin sonra sevişirsiniz ellerini direksiyondan çekersin kız seni bırakır gider düşersin ama önüne bakmadığından değil karşından gelen kamyonun çizilmesinden korktuğun için. Yıllar sonra yine aşık olursun bu kez daha güvenli araçları tercih edersin bir araba alırsın dört tekerleklidir; tıpkı ilk bisikletin gibi. kadınla öpüşürsün; ayağınla debriyaja basmayı sonra diğer ayağını yavaşça gazdan çekip vites değiştirmeyi öğrenirsin. bunları yaparken önüne bakman gerektiğini hep bilirsin zaten. kadını evine bırakırsın; kendini de onun çift kişilik yatağının sana ayrılmış tarafına... sabah onunla birlikte uyanırsın; emniyet kemeri denen şeyin ne olduğunu anlar takmayı öğrenirsin. kadına seni seviyorum diyemediğinden onu yatağında tek başına bırakıp gidersin, sonra düşersin; önüne bir bakarsın çakıl taşlarıyla dolu zemin, arkana bakarsın arabanın ön camı patlamış. sonra sonra gözlerini kapatıp seni seviyorum diye bağırırsın gecenin ahrazlaşmış yanına doğru. Siren sesleri yaklaşır. Anestezi… sonra aşık olmazsın önüne bakarsın sevmeyi öğrenmişsindir…
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)

5 yorum:
ne güzel yazıyorsun sen yahu içimi titretti yazdığın her öykü, cümle kelime....
ne güzel sembollerin var kendini anlatan... çok etkileyici olmuş...
teşekkür ederim...
ben de bisiklet kullanmayı babamdan öğrendim...
Yıllar sonra baban ne iş yapar diye sorduklarında içinden bisiklet kullanmayı ve ne olursa olsun önüne bakmayı öğretir dersin.
seni bloğumda görmek gerçekten çok güzel.
senin gibi birinin dünyaya gelmesinde ve yetişmesinde annene olan yardımlarından dolayı babanı saygıyla anıyorum...
Yorum Gönder