Anasona bulanmış duygularımızı, Tumturaklı sözcükler eşliğinde; acılarımızı birazda kendimize saklayarak anlatmaya çabaladığımız sırada, söz dönüp dolaşıp aşk denilen paradoksa saplandı.mezeler tazelendi. ikinci yetmişliği bahşeden tanrıya şükr edildi.benden 20 yıl daha tecrübeli birinin kaç defa aşık olduğumu merak etmesi, verdiğim cevaptan tatmin olmayışı sonrası benden “aşk” ın tanımını yapmamı istemesi, dakikalarca süren sessizliğin ardından “bak Alper, biz yarım kalmış yaşanmışlıklara aşk diyoruz” demesi, akabinde; "evreka. evreka" diye olduğum yerde sıçrayıp abimin o saf temiz duygularını iğfal eden şu tanımı yapışım birbirini izledi :
Gecenin yazgısı:
Yüzleşilmemiş korkular, belki de
Yaşanmamışlıkların provasıdır.
Ve erken boşalan, orgazm noksanı
Seni sevi yorumları yaşatır.
Alkol dolu; anason yoksunu
Fantezilerin baş ağrısı yerini
Sade bir kahvenin
Kırk yıllık hatırına bırakır.
Fincanlar ters çevrildiğinde, akıllardaki;
Acaba kimle sevişeceğimin adına
Aşk denir.
Aşk:
Telvelerden çıkıp gelen,
Bekâret avcısının önüne serilendir.
Orgazm sigaraları sabaha ulandığında
Yamalı sevdalarda yaşanan yalnızlık
Biter…
Gölgeler uyanır, geceyi kan tutar.
Ve artık aşk, renk körüdür
Akada konar…
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)

0 yorum:
Yorum Gönder