
İşte tanrı benim belamı verdi sonunda… Hangi renkleri karıştırdım da buldum bu çingene pembesinden bir ton lacivert, lacivertten biraz daha kırmızı, kırmızıdan daha masum rengi bilmiyorum. Ama tanrı belamı verdi işte… Günün birinde bunun olacağını biliyordum. Annem beni uyarmıştı; renklerle bu kadar oynamamam konusunda. Babamın oyununa geldim belki de, aklından bir kadın tut; karşısına da bir renk koy dediğinde. Boyama kitabımdaki deniz manzarasını fulyaya boyamayı göstermişti. Sonra çimenleri ezgiye boyattı. Fulyaya bir ton gözde ekledim ezgiye birazcık derya ekleyince Natürmortlar çıktı karşıma… Tek bir renkle mutluluğun resmini yapmak da nereden çıktı şimdi. Baba tanrı bizim belamızı verdi. Bunların olacağını adın gibi biliyordun.
Retinama tecavüz etti birisi baba, olay mahallinde kimse yoktu. Kimse görmedi. Anlayacağın, hala bakire sayılırlar. Şimdi bir tek sen biliyorsun, koni hücrelerim olaydan haberdar değil. İrislerim mi dedin? Göz bebeklerim kocaman kaldı diyorum baba, durumun vehametinden… Kontrastı ayarlayacak zamanım olmadı baba, her şey bir anda oldu. Üzgünüm. Tekrar tekrar deniyorum ama olmuyor işte. Beynim hata veriyor. Karakutumda böyle bir bilgi hiç yer almamış.
Şimdi ne yapmalıyım baba? Sen söyle. Tecavüz kaçınılmazsa zevk almaya mı bakmalıyım. Seni duyamıyorum baba, kulaklarıma akışkan bir sıvı kaçmış. Nasıl olduğunu bilmiyorum baba. Neyse sen en iyisi git kendine iyi bak. Ben fırçalarıma tiner döküp kanıtları yok edeceğim. Belki uzun sürer siz iyisi mi yemeğe de beklemeyin beni. Ha bu arada unutmadan Beyza sana selam söylemişti. Retinam tecavüze uğramadan hemen önce…
Baba… Babaaaaaa… Baabaaa… Bulduğum rengin ismini merak etmiyor musun? Babaaa resim yapmayı da bıraktım haberin olsun…
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)

0 yorum:
Yorum Gönder