
Aramızda hiçbir şey yaşanmamış gibi yapacağız. Hiçbir şey olmamış gibi… Sen beni sevemediğini hatırlama, bende seni sevdiğimi… Zaten biz, hiç öpüşmedik. Sevişmedik de… Yaptığın resimlerin hiçbiri benim için değildi, bende senin için tek satır bile karalamadım.
Şimdi gidelim; kendi evimizi, kendi ellerimizle kundaklayalım… Karşısına geçip birer sigara yakalım… İki kadeh de şarap alalım; karşımızda şömine niyetine… Siren sesleri yağmurdan önce gelen itfaiyecilere, barikat kurup söndürmelerine izin vermeyelim geleceğimizi. Sen canlı bomba ol, yaklaşanın üstüne patla, bende üzerime benzin döküp alev püskürteyim sana yaklaşana…
Şimdi gidelim; sen kırmızı ojelerini sür, saçların uzayana kadar bekle, sonra siyaha boya, beyaz kazağını giy. Bende gözlerime sürme çekeyim, saçlarımı kısacık kestirip simsiyah bırakayım, siyah takım elbisemi giyip revolverimi de yanıma alayım… Sen korkma ama, hani olurda patlayamazsan üzerine yaklaşana, bende tutuşturamazsam üzerimdeki benzini; ikişer el sıkarız birbirimize. Yine de korkma.! önce sen bana sıkarsın sonra ben sana… Sonrada delik deşik patlarız ortalığa…
Şimdi gidelim, senin beni tanımadığın; benim seni hatırladığım yere… Kendine kahve söyle, yanında hiçbir şey olmasın; bende türk kahvesi isteyeyim yanında sadece bir bardak su gelsin. Sen, suyumdan bir yudum iç; eski sevgilini anımsa, ben dudaklarının dokunduğu yerden, bardağın tamamını yutup geçmişimi unutayım. Sonra sen falıma bak, söylediklerin doğru olmasın; içinde sen olma, ben olmayayım yalnızca eski sevgilin olsun, ben de tuttuğum dileği bırakayım…
Şimdi gidelim, iki şekerli kahvaltımın içine ilk izlenimlerini öylece koyduğun, benimse hiç bilmediğim öyküyü yazmaya koyulduğum masaya. Sen ellerini çenenin altında birleştir. Ojeli tırnaklarındaki kırmızı, beni başka bir kadının, bileğinden avucuna doldurduğu kana götürsün. Sen bunu anlayamayacak kadar büyümüş ol. Ve ellerinde yitik bir aşkın muadilini sakla. Bende onu göremeyecek kadar çocuk olayım…
Şimdi gidelim, en sevdiğim şehre kar yağmış olsun; konur sokakta tunç heykeller oksitlenmiş… Sen gözlerimin içine baka baka onları görmezden gel. Bembeyaz bir imla hatası yap; benim ismim, sevdiğin adamın ismine sürçsün; kar kapatamasın üstünü… Sonra sen eldivenlerini tak, hani şu gri renkli olanları. Ben sürçmenin etkisiyle ısınayım.
İşte şimdi gidelim; sen yalnızlığını, metroya sığdıramadığından, belediye otobüsünde tutunduğun demirde soğut. Ben bilet gişesinde; bir binişlik öğrenci, iki inişlik tam sorayım. Sen, Son anda karar verip değiştirdiğin, siyah kazağın yüzünden kendini, otobüsteki kadınların yalnızca kazaklarına bakarken yakala. İşte ben de sonraları seni, omuzlarından düştükçe durmadan yukarı doğru çekiştirdiğin, beyaz kazağınla hatırlayayım.
İstersen şimdilik burada kalalım…ve dudakların tanımadığım bir adamın arabesk yanlarına sürtünürken bende aynı saatlerde, herhangi bir kadınla, başka bir şehirde, bambaşka bir düşle; seninkine benzer terlemeler yaşayayım… Bir kadın bileklerini kessin. Avucuna doldurduğu kan, senin ellerini anımsatmasın, kadının üstünde beyaz bir kazak olsun, bu bana hiçbir şey çağrıştırmasın. Anlayacağın belleğimde sana dair tüm imgeler eksik kalsın. Hiç silahım da olmasın. Yalnızca bir Çello bulup, kundaklanan koca bir geleceği, söndürmeye çalışan ıslanmış itfaiyecilere, senin için bestelenmiş “a quiet mind” oratoryosunu çalayım; sen de dinlerken yanındaki adama sıkı sıkıya sarıl…
İşte şimdi koşarak git buradan, kaç, kurtar kendini, yoksa avucumdaki kadeh, birazdan sessizliğimin orta yerine çatlayacak ve ben bileklerimi keseceğim seni sevdiğime inanarak… En kötüsü de ne biliyor musun? Gitmezsen, beyaz kazağına yazık olacak…
“Sen gittikten sonra yalnız kalacağım.
Yalnız kalmaktan korkmuyorum da,
ya canım ellerini tutmak isterse?”
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)

2 yorum:
çok güzel olmuş :(
":(" madem güzel olmuş o smiley ne öyle?
Yorum Gönder